Türkiye yanıyor.
Bir yanda ellerinde küçücük su bidonlarıyla yangına koşan vatandaşlar…
Bir yanda alevlerin ortasında canını dişine takan orman işçileri…
Daha geçen hafta 10 orman işçisi can verdi
İmkân yok, araç yok, ama onların yüreği var.
Devletin yapması gerekeni, vatandaş yapıyor.
Peki devlet?
Sarayda oturanlar?
“İtibardan tasarruf olmaz” diyenler?
Sarayın hangarında 13 uçak var, ama bir tanesi bile yangında işe yaramıyor.
Gece görüşlü yangın söndürme helikopteri hâlâ yok.
Oysa bu bir teknik mesele değil; bu, bilinçli bir tercih.
Ve bir adam çıkıyor, bir bakan… diyor ki:
“Hava karardıktan sonra hava araçları ile bir müdahale söz konusu olmuyor.”
Ne kadar da kolay söylüyor.
Aslıda bu bir itiraf, ihanetin itirafı.
İktidar, her türlü lüks için kesenin ağzını açıyor.
VIP uçaklar…
Yurt dışından getirilen milyar dolarlık makam araçları…
yazlık saraylar, kışlık saraylar, örtülü ödenekler…
Bunların hepsi “itibar” diyerek övünülerek yapılıyor.
Ama iş ormanlara, toprağa, vatana gelince para bulunamıyor.
Bunun adı düpedüz vatana ihanettir.
Çünkü bu ihmal, doğrudan bu toprakların geleceğini yakıyor.
Ağaçlar, ormanlar, canlılar, köyler yanarken, bu iktidar hâlâ günü kurtarmanın peşinde.
“Gece müdahale edemiyoruz” diyerek utanmadan ellerini yıkıyorlar.
Eski Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin 2022’deki:
“4 Temmuz 2022 itibarıyla gece görüşlü 10 helikopteri envantere katacağız.” sözü ne oldu?
Bu helikopterler hâlâ ortada yok!
Oysa dünyada gece yangın söndürme teknolojisi yıllardır var:
ABD, Kanada, Avustralya, Şili, İsrail…
Termal kameralı, gece görüşlü helikopterlerle, karanlık, gece demeden yangını söndürüyorlar.
Bizimkiler hâlâ Gece müdahale edemiyoruz diyor.
Peki neden olmuyor?
Çünkü yeterli bütçe ayrılmıyor.
Ayrılmıyor çünkü önemsenmiyor. Ciddiye alınmıyor. Belki de yangınlar işlerine geliyor.
Yeni yerleşim alanları için yandaşlara yerler açılıyor.
Milyar dolarlık ihaleler yandaşlara akarken,
yangın söndürme filosuna yatırım yapılmıyor.
Bakın son 10 günde 761 yerde yangın çıktı. Sadece izmirde evleri boşaltılan vatandaşların sayısı 50 bin den fazla.
Bursa bölgesinde ise 3 bin hektar alan yandı, 1765 kişi tahliye edildi.
Şu ana kadar Türkiye genelinde 13 can kaybı yaşandı. 14 de yaralı var.
Bu tabloyu nasıl izah edebiliriz?
Vatandaş, azıcık suyu ve kova ile ormana koşarken…
Orman işçileri canını verip şehit olurken…
Devletin kasası “itibar” için boşaltılıyor,
ama ormanlar için tek kuruş yok.
İmkansızlıktan gece müdahale edemiyormuşuz.
Rüşveti taşıyan bavulları, su taşıyan helikopterlere tercih ettiler.
Gece görüş değil, yandaş görüş aldılar.
Bunun adı ihmalkârlık değil. Bir tercih
ve Bunun adı doğrudan vatana ihanet.
Çünkü bu ihanetin bedelini, yanan ağaçlar, can veren işçiler ve nefessiz kalan bu millet ödüyor.
Yangında cayır cayır yanan ormanın o masum sakinleri, ceylanlar, kuşlar, börtü böcek ödüyor.
İktidar itibardan tasarruf olmaz derken,
saray üzerine saraylar yaptırırken,
yandaşlar semirirken, özel uçaklarla gezerken…
bu ülke kendi ciğerlerini kaybediyor.
Bu iktidar sadece kendi konforları, kendi kasaları, kendi iktidarları için heyacanlanır.
Çam ormanları değil, sarayları tehdit altına girince alarmları çalar.
Bir de evlerinin altındaki milyar dolarlarla yakalanma korkusu ile alamları çalar.
Sahi Türkiye yüzyılı masalları ne oldu? Uzaya sert iniş yapmalar falan.
Bu millet sizi bir tarafınızın üstüne sert iniş yaptıracak ama bakalım ne zaman!
YAZININ VİDEO HALİ https://youtu.be/v9H8Mz4mUmQ