GODFATHER TÜRKİYE VİZYONDA! ERDOĞAN’A SADAKAT AYİNİ!

Godfather’ın Türkiye versiyonu vizyonda!
Hem de uzun bir süredir.

Bakın: bir ülkede demokrasi biterken sahnede hep aynı görüntü olur.
Bir lider tahtta oturur, etrafında diz çökenler sıraya girer.
Kimisi el öper, kimisi eğilir. Ama hepsinin yüzünde aynı ifade vardır:
“Güç kimdeyse ben oradayım.”

Bugün Türkiye, işte o sahneyi bir kez daha izledi.
Evet, yeni değil; ama bir kez daha izledik bu sahneyi.

AKP’ye geçen belediye başkanlarının hepsi Erdoğan’ın karşısında sıraya dizildi.
Kimisi rozet alırken elini öptü, kimisi sadece başını eğdi.

Kimmiş onlar bakalım:
Ardahan, Göle — Gökhan Budak (CHP)
Gümüşhane, Şiran — Abdulbaki Kara (DP)
Bingöl Merkez, Ilıcalar Beldesi — Eşref Varol (YRP)
Bingöl Merkez, Sancak Beldesi — Hayrettin Küçük (YRP)
Giresun, Ören Beldesi — Soner Erkan (YRP)
Muş, Bulanık, Sarıpınar Beldesi — Uşak Ataş (DEVA)
Muş, Bulanık, Rüstem Gedik Beldesi — Abid Özdemir (DEVA)

Bu artık bir siyasi geçiş değil; ondan öte bir şey: bir sadakat töreni. Bir biat ayini.
“Oskar ödüllü Godfather, yani Baba filmi sahnesi.”

Tıpkı Godfather filminde olduğu gibi. Saray, Corleone malikânesine dönmüş.
Erdoğan, Don Corleone gibi elini uzatıyor. Belediye başkanları ise tek tek gelip filmdeki gibi “aileye katılıyor.”
Sahneye çıkan herkes adeta şunu söylüyor:
“Artık ben de bu düzenin içindeyim, Don Corleone Erdoğan.”

O görüntüde her şey, her hareket bir mesaj.
Bu sebeple herkes alabildiğine dikkatli. El öpenin, eğilenin, sadece el sıkışanın bile konumu belli.
Kim liderin gözüne girecek, kim “soğuk davrandı” diye fişlenecek…?
Aynı mafya ritüeli. Ama bu Godfather filmi değil — bu ülkenin gerçekliği.

Bence bu sahne, günümüz Türkiye’sinin sembol sahnesi: bir “sadakat koreografisi.”
Bir mafya ayini.

Godfather’da Don Corleone, “Benim dostum olacaksın ama önce sadakatini göstereceksin.” diyordu.
Erdoğan versiyonunda bu cümle şöyle okunuyor:
“El öperek partimize katıldın ama yetmez; biat da edeceksin. Ve en önemlisi Omerta yemini edeceksin.”

Yani benim işlediğim ya da birlikte işleyeceğimiz suçlar hakkında kimseye bir şey demeyeceksin; ağzını sıkı tutacaksın.
Ama bu suskunluğu — yani Omerta yeminini — bozarsan başına neler geleceğini bileceksin.

Bakın, AKP’nin kurucularından eski milletvekili Hüseyin Kocabıyık’a!
Omerta yemini bozdu, şimdi hapiste.

Artık karşımızda bir parti başkanı, cumhurbaşkanı yok; bir mafya babası var sanki.

Bu sahnede sadece el öpenler ya da eğilenler değil; aynı zamanda sessizce kenarda bekleyenler de var.
Onlar, sıranın kendilerine gelmesini bekleyen, henüz sahneye çıkmamış figüranlar. Her biri, sistemin çarklarının dönmeye devam etmesi için kendi rolünü oynuyor.

Yeter ki teklif gelsin; koşa koşa gitmeye, el öpmeye hazırlar.

Bu düzen, sadece liderin varlığıyla değil, ona biat edenlerin onayıyla da ayakta kalıyor.
Her rozet takma töreni, her sadakat yemini, bu sistemin taşlarını bir kez daha yerine oturtuyor.
Erdoğan elini uzatıyor; birileri koşarak geliyor. Önünde kapaklanarak elini öpüyor.

Sistem tıpkı Godfather filmindeki gibi işliyor: biat eden yükseliyor; soru soran, itiraz eden tasfiye ediliyor, bitiriliyor.

Sokaktaki vatandaş bu sahneyi izlerken bir yandan umutsuzluğa kapılıyor, bir yandan da bu düzenin ne kadar kırılgan olduğunu fark ediyor.
Çünkü hiçbir mafya düzeni sonsuza dek sürmez.

Bu ülke bir gün gerçekten demokrasiye dönecekse o dönüş, o eli bırakın — öpülmeyi bilakis hesap sorulduğu gün — başlayacak.
O gün, sadece liderlerin değil, bu biat düzenine çanak tutanların da hesap verdiği gün olacak.

Çünkü demokrasi, sadece sandıkta değil, cesaretle ve dürüstlükle inşa edilir.
Türkiye, bu sadakat ayininden sıyrılıp gerçek bir özgürlük sahnesine kavuşmayı hak ediyor.

Evet, Godfather’ın Türkiye versiyonu vizyonda!
Ama bu böyle sürmeyecek, emin olun.
Yeter ki toplum “yeter” artık desin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir