Dostlar, en ağır sansür nedir biliyor musunuz?
En ağır ve etkili sansür aslında ne devlet sansürü ne de patron sansürüdür. En ağır sansür okuyucu- izleyici sansürüdür.
İzleyiciler yaptığınız bazı yayınlarınıza ilgi gösterir, bazı yayınlarınıza ilgi göstermez.
Bu durumda gazeteci ne yapar? Sadece izleyicinin hoşuna giden konuları gündeme getirmeye başlar. O konuları önceler. Çünkü daha çok reyting alır.
İşte bu bir gazeteci için çok tehlikeli bir süreçtir. Artık izleyici, tercihleri ile sizi yönlendirmeye başlar. Hatta bu yönlendirme izlemeyerek, ilgi göstermeyerek bir cezalandırmaya da dönüşür.
Artık gazeteci için önünde iki seçenek vardır. Ya izleyecinin istediği konularda yayın yapmak ve çok izlenmek. Ya da izleyici izlemese bile gerekli gördüğü konularda yayınlar yapmak.
İkinci seçenek bir bakıma izleyici ile inatlaşma anlamına gelir.
Ben bunları niye yazdım işte şimdi ona gelelim.
Yıllardan beri yayın yapıyorum. Belki de şu ana kadar binlerce yayın yapmışımdır.
Yaptığım yayınlarda görüyorum ki kimi konuları daha çok izliyorsunuz, kimi konuları çok az izliyorsunuz.
Şimdi örnek vereyim. İzlenme durumuna göre 3 kategori belirledim.
- Kategori mafya videoları.
- kategori Siyasi aktüel videolar
- kategori insan hakları ihlalleri videoları, yani mazlumun sesi diyebileceğimiz videolar.
Birinci kategorideki videolarım yani mafya videolarım çok izleniyor. Bu videolar o kadar çok izleniyor ki milyonu aşan videolarımın neredeyse tamamı mafya videoları. Hatta bir mafya videom türkiyede bütün dizileri falan da geride bırakarak 2 gün boyunca trend topik olmuştu.
İkinci kategori videolar siyasi aktüel konular. Bu vidolar da mafya videoları kadar olmasa bile çok izleniyor.
Şimdi gelelim üçüncü kategoriye, yani insan hakları ihlalleri videolarıma. Yani mazlumların seslerini duyurmaya çalıştığım videolarıma.
Bu videolarım neredeyse hiç izlenmiyor demeyeceğim ancak çok az izleniyor. Bu videolarımın reytingi çok düşük.
İşte tablo böyle..
Kimi bu konulara ilgi duymadığından izlemiyor. Kimi içi daralıyor diye izlemiyor. Ama sonuçta bu videolar izlenmiyor.
Bu durumda size sorayım? Siz takipçilerimin tercihleri doğrultusunda yayınlarıma devam etmeli miyim?
Yani sırf mafya ve siyasi aktüel konuları ele alıp insan hakları ihlallerini anlatan videoları yapmamalıyım?
Sizin tercihleriniz üzerinden yaptığım okumada insan hakları ihlalleri videolarını yapmamam gerektiği ortaya çıkıyor.
Çünkü çok az izleniyor.
İşte burada sizlerin tercihleri üzerinden izleyici sansürü ve yönlendirmesi başlıyor.
Peki bu durumda ben izleyici yani siz takipçilerimin sansürüne boyun eğmeli miyim? Tercihlerinize göre mi yayın yapmalıyım? Sadece sizin ilginizi çeken, izlediğiniz videoları mı yapmalıyım?
Ya da şöyle sorayım:
Size rağmen, izlemesiniz bile mazlumun sesi diyebileceğim, insan hakları videolarımı yapmalı mıyım?
Bence yapmalıyım.
Ama bu izleyici ile inatlaşma anlamına geliyor. Çünkü karşılık görmüyorsunuz, izleyici izlemeyerek sizi cezalandırıyor.
İş böyle olunca çoğu zaman çok izlenen politik videoların içinde, arasına sıkıştırarak yaşanan zulümleri dile getirmeye çalışıyorum. Ama o da politik konunun içinde kayboluyor. İzleyici sansürene karşı bu tür kurnazlıklar her zaman işe yaramıyor.
İsterim ki mazlumlara yapılan zulümleri anlatan insan hakları ihlalleri videoları daha çok izlensin Hem daha çok izlensin hem daha uzun süre izlensin. Like yapılsın, altına yorumlar yazılsın, paylaşılsın.
Böylece YouTube o yayınları daha fazla kişiye önersin ve bu zulümleri daha çok kişi duysun. Youtubenin videoyu öneriler listesine alması çok önemli. Bu şekilde milyonlara ulaşmak mümkün.
Yayıncılık kollektif bir iş. Gazeteci yayınını yapacak, izleyici önemli dediği videolara sahip çıkacak.
Bu yayınlar sadece gelecek nesiller ve araştırmacılar için olmasın.
Bugün rejimin zulmü karşısında ezilen insanların yaşadıklarını duyurmamız gerekiyor. Bu hepimizin boynunun borcu.
Unutmayın: Bir gazeteciyi sadece devlet sansürlemez, izleyici de sansürleyebilir. Siz izlemeyerek cezalandırırsanız, bu videolar kaybolur. Ama sahip çıkarsanız, o videolar binlere, yüz binlere, milyonlara ulaşır.
Bilmem meramımı anlatabildim mi?
Neyse mümkün olduğunca kibar bir dille sizlere sitemimi ilettiğimi düşünüyorum.
Her halde gazetecilik tarihinde izleyicisine laf söyleyen, sitem eden benden başka gazeteci de yoktur.
Artık beni de böyle idare edin.
Bana da bu videoyu yaptırttınız, bunları söylettirdiniz ya daha ne diyeyim size.
Keşke bunları söylememe hiç gerek olmasaydı!