Erdoğan Sonrası Güçler Savaşı Kızışıyor
Erdoğan sonrası güçler savaşı iyice kızıştı.
Bu konuyla ilgili yeni gelişmeler var.
Devlet aklı denen derin yapı, Erdoğan’a kırmızı kart gösterdi.
Erdoğan’ın hanedan planına “hayır” dedi.
Erdoğan da buna karşı hamlelerini yaptı.
Kısaca, “yazık olacak Bilal’e” diyebiliriz.
“Ne alaka Bilal Erdoğan?” demeyin.
Şimdi gelelim bu konunun detaylarına.
Bu girişi biraz açalım.
Erdoğan Sonrası Yarış Kızıştı
Bu kızışma aslında hiç de sürpriz değil.
Çünkü herkes farkında: Erdoğan artık siyasi ömrünün son düzlüğünde.
Yaş ilerledi, sağlık sorunları arttı, temposu düştü.
Önümüzdeki seçimleri alsa bile yeniden bir beş yıl daha götürebilmesi zor görünüyor.
Hem içeride hem dışarıda, Ankara kulislerinden Washington’a kadar herkes bu tabloyu dikkatle izliyor.
Bir ülkenin geleceği, bir insanın sağlık durumuna ya da olası ani bir rahatsızlığına emanet edilemez.
Ne uluslararası dinamikler ne de buna bağlı olarak devlet aklı buna müsaade eder.
Devlet dediğin, “yarın sabah ne olur” belirsizliğiyle yönetilemez.
İşte bu yüzden herkes pusuda…
Kimisi beklemede, kimisi plan yapıyor, kimisi kime yanaşacağını tartıyor.
Kulislerde teklifler uçuşuyor.
“Sen devam et” denilenler kolları sıvıyor,
“Ben de varım” diyenler pozisyon alıyor.
Bu gayet doğal.
Çünkü devlet yönetimi çocuk oyuncağı değildir.
Ve kimse — ne küresel sistem ne de iç dinamikler — kaosu göze almaz, alamaz.
Ani sürprizler istenmez; çünkü bunun adı kaostur, kontrolden çıkma demektir.
O yüzden hazırlanan yeni isimler, yeni kadrolar zamanı geldiğinde devreye girmek üzere sahne arkasında aktif bir şekilde bekliyor.
Komplo Değil, Devlet Aklının Refleksi
Bu sebeple Erdoğan sonrası tartışması bir komplo teorisi değil.
Tam tersine, uluslararası sistemin ve devlet aklının doğal refleksi.
Hele ki bütün yetkilerin tek kişide toplandığı bu “tek adam rejiminde”…
O koltuk asla şansa bırakılmaz.
Bugünkü fotoğraf çok net:
Yaşlı, takatten düşmekte olan bir kurdun etrafında dönüp duran aç kurtlar.
Ve o yaşlı kurdun korku dolu bakışları…
İşte bugünkü Türkiye derin siyasetinin fotoğrafı aynen böyle.
Operasyonların Gerçek Nedeni
Son dönemde dikkat ediyorsunuzdur:
AKP’li iş insanlarına art arda operasyonlar yapılıyor.
Kimi yorumcular, “Mehmet Şimşek’in elini güçlendirmek, dış sermayeye güven vermek için yapılıyor” diyor.
Ben buna katılmıyorum.
Bu yorum fazla romantik, fazla yüzeysel.
Yani güya “Bakın, AKP’lilere bile operasyon yapıyoruz, ülkede hukuk var!” mesajı veriliyormuş.
Açık söyleyeyim, öyle bir şey yok.
Bunu kimse yemez. Hele ki dış sermaye.
Asıl mesele bambaşka.
Peki işin aslı ne?
İşte ona gelelim.
Bu operasyonların merkezinde, Erdoğan sonrası güç savaşı yatıyor.
Sermayenin Telaşı
Konuya operasyon yiyen iş insanlarından gireyim, ardından da konuyu Erdoğan sonrası için kulvara girenlere getireyim.
Yani güçten düşmekte olan yaşlı kurdun etrafında dönen kurtlara.
Çünkü bu iki konu birbiriyle yakından ilişkili.
Erdoğan döneminde palazlanmış, dev ihalelerle büyümüş, servetlerine servet katmış bir zümre var.
“Beşli çete” olarak anılanların ötesinde, onlarca yandaş iş insanı bu sistemin etinden sütünden yararlandı.
Büyük paralar kazandılar.
Hem Türkiye’deki ihalelerden hem de Erdoğan’ın aracılığıyla alınan yurtdışı projelerden.
Elbette her defasında “komisyon” adı altında büyük pay saraya gitti.
Ama onlar da köşeyi döndü.
Şimdi o iş insanlarının çoğu tedirgin.
Erdoğan sonrası ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Servetleri, imtiyazları, dokunulmazlıkları… hepsi pamuk ipliğine bağlı.
Yeni dönemde hem hesap vermemek hem de gemilerini yüzdürmeye devam etmek istiyorlar.
Bu telaş sadece yandaşlarda değil, iş dünyasının genelinde de var.
Erdoğan’ın bir gün ansızın hastalanması ya da siyasi olarak devre dışı kalması ihtimali herkesi diken üstünde tutuyor.
Kendilerini güvende hissetmek istiyorlar.
İkili Oynayan Sermaye
Şimdi düşünün…
Ortada yaşlı, hastalıklarla boğuşan, bu sebeple de geleceğinden endişe eden bir kurt var.
Ve etrafında iştahla dönüp duran aç kurtlar.
Siz olsanız ne yaparsınız?
Yaşlı kurda sadakat gösterir gibi yapar ama bir yandan da çevredeki kurtlara göz kırparsınız.
İşte şu anda olan tam olarak bu.
Büyük sermaye grupları ikili oynuyor.
Bir yandan “reis”e bağlılık gösteriyorlar, bir yandan da yeni dönemin muhtemel sahiplerine yatırım yapıyorlar.
Yaptıkları şey, ufukta görünen lider adaylarına el altından yakın pozisyonlar almak.
Aslında kendilerince haklılar bu telaşta.
Kolay değil; ortada dev servetler ve dönen bir çark var.
Devlet Aklının Radarındaki Üç İsim
Evet, sermayenin durumu bu.
Unutmayın, sermaye iyi koku alır.
Peki bu sermaye, geleceğin lider adayları olarak kimlere yanaşıyor dersiniz?
Yani yumurtalarını Erdoğan sepetinin dışında kimlerin sepetine koyuyorlar?
Yani Erdoğan’ın etrafında dönen o kurtlar kimler?
Devletin “aklı” dediğimiz o görünmez yapının radarına giren üç isim var:
Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Hakan Fidan.
Devlet aklı denen “derin yapı” Mansur Yavaş ve İmamoğlu’nu uzun süredir yakından izliyor.
Bu iki ismin yükselişi, Erdoğan’ı ciddi biçimde rahatsız ediyor.
O yüzden uzun zamandır bu iki ismin önünü kesmek için hamle üstüne hamle yapıyor.
Ama devlet aklının hazırladığı asıl “B planı” bambaşka:
O planın adı Hakan Fidan.
Hakan Fidan Faktörü
Erdoğan’ın “sır küpü”, her şeyi bilen adam.
MİT’in eski başkanı, bugünün Dışişleri Bakanı.
Erdoğan döneminin bütün gizli dosyaları, bütün karanlık ilişkileri onun elinde.
Dolayısıyla o da bu güç yarışında en iddialı kurtlardan biri.
Fidan yalnız değil ayrıca.
Öncelikle İngiltere orijinli bir siyasetçi.
Ayrıca Bahçeli’nin danışmanı Şengal Atasagun’la çok yakın ilişkisi var.
Bir dönemin efsane MİT’çisi Atasagun’a oldukça yakın.
Atasagun’un odasının MHP genel merkezinde, Bahçeli’nin katında olduğunu söylemeye gerek bile yok.
Yani bunun anlamı şu: Bahçeli’nin tercihi de açık — Hakan Fidan.
Bu süreçte Erdoğan’ı rahatsız edebilecek pek çok bilgiyi Bahçeli’ye taşıyan da yine Fidan.
Ayrıca Fidan, kendisi için biçilen role can atıyor; hazırlıklarını ona göre yapıyor.
Yani bitkin düşen yaşlı kurdun etrafında dönen en şanslı kurtlardan biri Hakan Fidan.
Erdoğan ve Kurtlar Sofası
Peki Erdoğan tüm bunları görmüyor mu?
Bu kadar tecrübeli yaşlı kurt Erdoğan’ın bunları görmemesi, bilmemesi mümkün değil.
Elbette görüyor.
Bu sebeple Erdoğan, İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a yanaşan iş insanlarına olduğu gibi, özellikle Hakan Fidan’a yanaşan iş insanlarına da operasyonlar yaptırıyor.
Yani Hakan Fidan’ın kolunu kanadını koparıyor.
Erdoğan kurtlarla ilgili bilgilerin bir kısmını yeni MİT Başkanı İbrahim Kalın’dan alıyor.
Ancak dikkat: Kalın da “Erdoğan sonrası” kulvarına girmiş durumda.
Yani kurtlardan biri artık o.
Erdoğan, etrafındaki bu kurtların farkında.
Ama hiçbirine güvenmiyor.
Çünkü biliyor ki o sendelediği anda hepsi diş gösterecek.
Erdoğan’ın gelecek planına sadık kalmayacaklar.
Bilal Erdoğan Planı
Yayının başında “Yazık olacak Bilal’e” demiştim ya, işte şimdi ona geliyorum.
Tam bu noktada devreye Bilal Erdoğan formülü giriyor.
Erdoğan’ın aklındaki tek güvenli liman o.
Ne Selçuk Bayraktar, ne Berat Albayrak…
Sadakat söz konusu olduğunda hiçbiri Bilal kadar güven vermiyor.
Erdoğan’ın gelecek planındaki tek isim oğlu Bilal Erdoğan.
Şimdi tabii “Erdoğan’ın işi Bilal’e düştüyse işi çok zor” diyeceksiniz — evet, haklısınız.
Ama başka çaresi yok.
Plan şu:
Önümüzdeki ilk seçimi, yani 2028 seçimlerini bir şekilde almak.
Belki erken seçimle, belki zamanında… ama mutlaka girmek ve kazanmak zorunda.
Bunun için Kürtlere “oyalama taktiği” uygulanacak.
“Seçimden sonra çözeceğiz” denecek, ama Kürt sorunu çözülmeyecek.
Amaç sadece bir beş yıl daha kazanmak.
Erdoğan da biliyor ki bu beş yıl içinde sağlığı daha da kötüleşecek.
Zaten şu an bile yürümekte zorluk çekiyor.
Pek çok hastalığının dışında ilerleyen bir de Parkinsonizm hastalığı var.
Bu da hareketlerini ciddi etkiliyor.
O yüzden seçimden sonra mecburen “sağlık gerekçesiyle” fiilen çekilip,
yerine Bilal Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak bırakmayı planlıyor.
Yani koltuğu şimdiden oğluna devretmenin zemini hazırlanıyor.
Bilal üzerinden yattığı yerden ülkeyi yönetmek istiyor.
Planı açıkça hanedanlık.
Çünkü başka çaresi yok.
Ama sorun şu:
O koltuk bir kurtlar sofrası.
Ve Erdoğan da farkında: Bilal bu sofrada kolay lokma olur.
Ama dediğim gibi, başka da çaresi yok.
Yani baba, kendi kurtuluşu için oğlunu o kurtlar sofrasının ortasına atıyor.
Peki sonuç?
Sonuç şu: Yazık olacak Bilal’e…
Sonuç: Çöküşün Gölgesi
Erdoğan bugün sadece muhalefetle değil, kendi içindeki kurtlarla da savaşıyor.
İmamoğlu’na, Mansur Yavaş’a, hatta Fidan’a yönelttiği hamlelerin altında bu korku yatıyor.
Kendi sonunu geciktirmek, oğluna alan açmak,
ama aslında kaçınılmaz olan çöküşü ötelemek istiyor.
Yaşlı kurt hâlâ ayakta…
Ama etrafındaki kurtlar çoktan kana susamış durumda.
Gözleri Erdoğan’ın o kudretli koltuğunda.
Ve tarih bize defalarca gösterdi:
Yaşlı kurt düşmeye görsün…
İşte o gün, o kurtlar dönüp liderlerinin boğazına saldırmakta tereddüt etmeyecekler.